Ayvalık mahallelerini keşfetmek, üç farklı karakterle tanışmak gibi bir şeydir. Hepsinin havası, ritmi, kokusu bambaşka. İşte Ayvalık’ın mahalle kültürüne dalmanın en keyifli yolu:
🌸 Macaron Mahallesi: Renklerin ve Hikâyelerin Diyarı
Macaron, Ayvalık’ın en fotojenik çocuğu. Renkli kapılar, pastel tonlu panjurlar, çiçekli saksılar, daracık taş sokaklar…Her sokak “gel, burada güzel bir kare çıkacak!” diye fısıldar. Mahallenin adı bile tatlı: “Makaron”la karıştırmayalım ama bir o kadar şirin. Burada yürümek, sanki dekor ekibi bir film sahnesi hazırlamış da sen de başrolmüşsün gibi hissettirir.
🧿 Hamdibey Mahallesi: Yerel Rüzgârın Evi
Hamdibey daha çok yerli halkın yaşadığı, günlük hayatın aktığı mahalledir. Burada sabah kahvesini evinin önünde içen teyzeler, bağlı bisikletler, çocuk sesleri, eski fırınlardan yayılan ekmek kokusu vardır. Hamdibey, “Ayvalık’ın gerçek yüzünü” görmek isteyenlere ilaç gibi gelir. Rüzgâr burada farklı eser; daha özgür, daha serin, daha samimi.
🎻 Cunda (Alibey): Melodinin ve Işığın Şehri
Cunda, Ayvalık’ın daha romantik, müzikli ve hareketli yüzü. Akşamüstü denizde ışık titrer, sokaklarda mandolin veya gitar sesi duyulur. Taş evler burada daha heybetlidir; dar sokaklarda dolaşırken bir anda küçük bir meydan çıkar, karşında tarihî bir kilise belirir.
Cunda’nın mimarisi “ben hem geçmişim hem bugünü severim” der.
Rum taş işçiliği + Ege rüzgârı + gün batımı = unutulmaz bir yürüyüş.
Her mahalle başka bir Ayvalık sunar.
Hepsinde ortak olan: sıcaklık, huzur ve yavaşlık.