Ayvalık kültürü, doğadan beslenen bir paylaşım kültürüdür.
Her evde mutlaka zeytin bulunur, her sofrada bir hikâye anlatılır.
Burada “zeytin” sadece gıda değil, bir kimliktir. Hasat zamanı geldi mi kasaba adeta bir bayrama döner. Tüm aileler zeytinliğe gider, kahkahalar, şarkılar ve çuvalların hışırtısı birbirine karışır.
Sohbet Ayvalık’ta sanattır. Kimse sadece “nasılsın?” deyip geçmez.
Bir kahvede oturursun, biri gelir “bir çay içmeden kalkılmaz” der.
Söz döner dolaşır zeytinyağı fiyatına, rüzgârın yönüne, balığın bereketine gelir. Bu sohbetler, kasabanın en canlı arşividir aslında.
Ayvalıklılar sade yaşamı sever ama incelikten ödün vermez. Evlerindeki taş duvarlar kadar sağlam bir estetik duyguları vardır.
Düğünler hâlâ sokakta yapılır, yemekler komşularla paylaşılır, bayramlarda çocuklar hâlâ “şeker toplamaya” çıkar. Sokakbaşlarında lokmalar dağıtılır.
Ayvalık’ta modernlik, geleneğin üstünü örtmez; onunla el ele yürür.