Ayvalık’ın rüzgârlarını tanımak, bu kasabanın ruhunu anlamak demektir. Poyraz ve lodos sadece meteorolojik olaylar değil; günlük yaşamın temposunu belirleyen karakterlerdir.
Ve Ayvalık’ta yaşayan herkes bilir:
🟦 Poyraz → Zihin açar, evi havalandırır, gökyüzünü parlatır.
🟥 Lodos → İçini ısıtır, biraz yorar ama aynı zamanda yaratıcı bir enerji verir.
Ayvalık’ın coğrafyası rüzgârı sever. Adalar, körfez yapısı ve kıyı şeridi nedeniyle rüzgâr burada her zaman bir oyuncudur.
Bu yüzden:
- Sabah yürüyüşleri poyrazda daha ferah,
- Balık lokantaları lodoslu akşamda daha kalabalık,
- Fotoğraf çekmek poyrazda ışıl ışıl,
- Yaz rehaveti lodosla dağılan bir sıcaklık olur.
Rüzgâr burada bir yaşam biçimi, bir ritim, bir denge unsurudur.
Hatta Ayvalık’ta yeni taşınan herkes bir noktada şöyle bir konuşma duyar:
“Poyraza alışınca Ayvalık’a alışmış olursun.”
Ve gerçekten de öyledir. Rüzgârı tanıdıkça kasaba seni biraz daha içine alır.
Senin rüzgâr karakterin hangisi?
Kendini daha çok poyraz gibi mi hissediyorsun—net, duru, berrak?
Yoksa lodos gibi mi—sıcak, dalgalı, hareketli?