Karadeniz kedileri bambaşkadır. Bu coğrafyanın kedileri rüzgârla konuşur, yağmurla anlaşır, dalga sesleriyle büyür. Her daim hazırlıklı, hızlı, tetikte ve inanılmaz çeviktirler.
Karadeniz’in kedileri doğayı tüm çıplaklığıyla deneyimler çünkü: Bir an güneş açar, bir an yağmur bastırır; bir an sessizdir, bir an fırtına kopar. Bu yüzden Karadeniz kedisi “hava değişimine” karşı tam donanımlı, meteoroloji uzmanı gibidir.
Sahil kasabalarında kediler tekne sahipleriyle dosttur. Sabahları balıkçı barınaklarında dolaşan kediler, günün nasıl geçeceğini balıkların hareketinden bile anlayabilir. Balık sevdaları meşhurdur ama sabırlıdırlar; hemen atlamaz, bekler, izler, doğru anı seçerler.
Karadeniz kedisinin ruhu biraz denize benzer: Dalgalı ama güçlü.
Biraz yağmura benzer: Dışarıdan sert ama içten içe sıcak.
Yerleşim alanlarında ise Karadeniz kedileri çok sosyaldir. Köylerde kapı önünde oturan teyzelerle aynı bankı paylaşırlar, çay bahçelerinde masaların altında gezip dururlar, pazar yerlerinde esnafla kelimesiz bir iletişim kurarlar.
İklim nedeniyle Karadeniz kedileri çevik ve atletiktir. Islak zeminde nasıl bu kadar hızlı hareket ettiklerine şaşırırsın. Bir çitin üzerinden atlayıp bir anda çatıya çıkabilirler.
Akşamları ise Karadeniz’in o meşhur nemli havasında kediler sahil boyunca yürür. Dalgaların sesi eşliğinde, puslu bir manzaranın içinde kaybolur giderler. Onlar bu coğrafyanın hem müzisyeni, hem gölgesi, hem de hikâyesidir.
Balıkçı barınağı kedileri mi, yoksa dağ köyü kedileri mi?