İzmir kedileri deyince akla gelen ilk şey:
Rahatlık.
Evet, başka şehirlerin kedileri özgürdür…
Ama İzmir kedisi özgürlükle birlikte Ege’nin o umursamaz, ferah, “keyfim yerinde” hâlini de üzerine giyer.
Kordon’da yürürken çimlerin arasında yayılmış bir kediyi görürsün —
güneşle aynı sıcaklıkta, denizle aynı sakinlikte.
Yanından bisiklet geçer, koşan çocuklar geçer, martılar bağırır…
Hiç umursamaz.
Sakinliğini bozan tek şey mama paketinin hışırtısıdır.
İzmir kedilerinin karakteri rüzgârla şekillenir.
Sabahları sahildeki taşlara yayılırlar, öğlen gölgeli sokaklara çekilirler, akşamüstü boyoz kokusunun dolaştığı sokaklarda bir tur atarlar.
Biraz Karşıyaka’nın neşesi, biraz Alsancak’ın hareketi, biraz Bostanlı’nın huzuru vardır içlerinde.
Ama İzmir kedilerini “İstanbul kedilerinden ayıran” en belirgin özellik:
İnsanlarla çok çabuk kaynaşmalarıdır.
Oturduğun masaya gelir, sandalye ister, bazen ayaklarının dibinde uyur.
Senin alanını işgal ettiğini bilmez; çünkü İzmir’de kimse kimsenin alanını çok ciddiye almaz.
Hayat akıcı, ilişkiler esnektir.
Ayrıca İzmir kedileri çok iyi gözlemcidir.
Kordon’da dalgaların kıyıya vurmasını, martıların hareketlerini, balıkçıların hazırlıklarını izlerler.
İzmir kedisi için izlemek kutlamak gibidir;
şehirle uyum içinde olmanın sessiz bir yoludur.
Ve evet… biraz da flörtöz olabilirler.
Bir bakarsın yanına gelip göz kırpar;
bir bakarsın uzaklaşır, “bugün çok sıcak, sonra gel” der gibi.
İzmir kedisi = özgürlük + keyif + hafif mizah.
İzmir’de hangi semtin kedilerini daha çok seviyorsun?